Esra Ceyhan ın evrim olmadığını ispatlaması




evrim gereği güçsüzlerin yok olması gerekir. gelişmeyen organlar körelirken kullanılan organlar gelişir falan.

fakat esra ceyhan a baktığımızda ilk ekranlara çıktığı zamanlardan itibaren kendini zerre geliştirmeden, herşeye aşırı tepki veren sunucu bir dişi kişilik olduğu gözümüze çarpıyor. hatta gözümüze çarpmaktan ziyade gözümüzü parçalıyor adeta.

esra ceyhan cidden çok garip bir sunucu. mesela stüdyoya getirilen yılandan börtü böcekten çığlık atarak kaçarken, uçan adam sabri bey'in o ani hareketinden zerre korkmuyor. arkadaş ilk izlediğimde ben irkildim ya. stüdyoda olsa zor kaçardım. bu bakımdan tarık mengüç'ün gayet insani bir tepki vermesini anlayışla karşılıyorum. esra ceyhan'ın düşen reytingleri(reyting nasıl bir kelimedir ya... hiç sevmem ya neyse) canlandırmak için bulduğu formül de maalesef seyirciden bol miktarda tepki toplayınca programına bir süre sonra son verilmişti.

yakın zamanda trt de programı başlayacakmış (ya da belki başladı bile...).

günlük 15 bin gibi uçuk bir para alacakmış ağa ya... çok garip bir hayat be...

esas sorulması gereken soru belki de bu, günlük iyi bir paraya insanların size antipati beslemesini kaldırabilir misiniz? peki ya karakterinizden ödün verebilir misiniz? hem de bir sürü insanın önünde...

autocadhocasi com

www.AutocadHocasi.com Kaan Gülten tarafından yönetilen sitedir. Ki kendisinin kaangulten.com diye de bir sitesi bulunmaktadır. Ama bizim olayımız autocad hocası ile. Piyasadaki yabancı autocad siteleriyle bile yarışacak kadar iyi bir görselliğe sahip olan site, içerik olarak da pek çoğundan aşağı kalır değil. zaten bunu sitenin hitlerinden ve arama motorunda üst sıralarda olmasından da anlayabilirsiniz. Gelelim neyi sevdiğime, Botacad abi ya.. olay budur... girin 2 dakika konuşun. ama imkanınız olursa Kaan Gülten ile de konuşun derim. Şahsen kendisinin muhabbetine dahil olabilmiş biri olarak buradan kendisine sevgilerimi iletiyorum.

70 milyon bizi izliyor

Türk televizyon tarihinin, 90lı yıllardan sonraki en büyük yalanı olmuştur bu 70 milyon bizi izliyor vakası. (90lı yıllar çünkü anca 70 milyon olduk. He 90lı yıllardan önce de diyorlardı diyen abilerim ablalarım var ise saygı duyar alınlarından öper düzeltirim.)

Programın konuğu sapıtmış,kıçı başı dağıtmışsa, bak 70 milyon izliyor, değil konuya komşuya 7 cedlerine rezil olursun ultimatomu vermek için kullanılabilir. Bazen de programın çok izlenildiğine dair bir psikolojik baskı yapıp, sakın ha çevirmeyin, 70 milyon izlerken sen izlemezsen, çevrenin konuştuğu tartıştığı mevzulara fransız kalırsın, dut ağacından düşen bülbüle dönersin uyarısı vermektedir. Böylece izlenilmektedir gayri ihtiyari.

Geyik olduğundan gerçek olmadığını 7 cihan bilmektedir zaten. Fakat bazı programlarda inandırıcı olmaktadır da. Mesela, Yaprak Dökümünde Ferhunde söylese... Youtube'da 2 buçuk milyon kez tıklanmış video abi... Az buz değil... Şunun şurasında 67.5 milyon kalmış. Nedir ki? Burada ilgili haber var hatta. Bir gir bak oku derim.

Geçenlerde kıytırık bir bölgesel kanalda duyduydum bu lafı da... Gülesim geldi... Dayı yöresel kanalda 1000 izleyici bulursan öp başına koy diyesim geldi. Dedim de... Ama duyan olmadı. Zeki Müren de bizi gördüğü zaman bilahare açar amcamın kanalı söylerim...

"QWX" in günahı ne?

NTV deki bir habere göre -ki kendileri güvenilir kaynaktırlar- demoktratik açılım adı altında alfabeye QWX harflerini de sokmayı planlıyorlarmış. Kû, dabılyu ve iks'in günahı ne demişler özetle. Onlar da girsinler alfabeye.

bu harflerin alfabeye giriş sebebi ne İngilizce ne fransızca ne flemenkçe ne de sanskritçe. Kürt açılımının uzantıları veya direkt kendisi... şahsen hiç hoşlanmadım bu girişimden. benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım diyen neil armstrong un hissettiklerini hissediyorum ben de aslında. Alfabe için küçük, Türkiye için büyük bir adımdır bu. Bütün adımların ileriye doğru atılmasını beklemenin yanlış olduğu düşüncesiyle, rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu adım ileriye gitmiyor maalesef.

Bugün 2 3 harf eklenir ve seçmeli ders olarak kürtçe okutulur. Sonra o bölgenin insanı kürtçe konuşuyor diye derslere zorunlu eklenir. Sonra özerklik ilan edilir.. dont die my donkey dont die...

Hakkı devrim bundan beter olamaz diyor alfabe açısından. doğru aslında bir yerde. daha önce Eşşek arılarının işten kaytarması başlıklı yazımda da belirtmiştim aslında. Dil yeterince tecavüze uğruyor diye. Sırf günlük kullanımda ingilizce kelimeleri araya serpiştirmekle de bitmiyor iş ki... Çok kelime var türkçe karşılığı olduğu halde inatla English form(!) ları kullanılan.

Özetle alfabetik açıdan pek birşey değiştirmez ama sosyal açıdan önemli bir atılım... Ve bu önemi de ne yazık ki bölünme adına... Ve fakat unutulan bir gerçek var; TÜRKİYE HÜCRE DEĞİL Kİ BÖLÜNEREK ÇOĞALSIN...

Bayramlar...

Herkesin ramazan bayramı mübarek olsun.

kimileri şeker bayramı diyor, sanırım kendilerini dindar veya muhafazakar göstermemeye çalışıyorlar. bayram, ramazan ayı bittiği için ramazan bayramıdır. bu kadar.

aslında ateşli bir şekilde savunuyomuş gibi gözüksem de bayramlar pek bir şey ifade etmiyor benim için ya. ben bayramlarımı uzun zaman önce kaybettim. bir çoğunuzun içindeki çocuksu mutluluk bende yok. içimdeki çocuk mu yaşlandı yoksa bayramlarda ağlamakla mı meşgul bilemiyorum. ben bayramları uzun süre önce bıraktım. taaa o zamanlar babam hayattaydı, onun için kabus olurdu bayramlar sanırım ondan geçen bişeydi ilk kıvılcımlar. ailevi sorunlar fln. sonra bir bayram babam öldü. evet garip ama babam herkesin sevinç içinde olduğu bayram günü girdi toprağa. bu yüzden cenazesi de kalabalıktı. sülaleyi bi araya toplamış böylece herkesin ziyaretti çiçekti şekerdi vs masrafından kurtarmıştı. tabi o bunu hesaplayıp da mı gitmişti bilinmez. ama azrail tatil yapmıyor işte bu gerçek.

hep yazılarımda giriş gelişme sonuç olsun isterim. takıntı sanırım ama bu yazıda sonuç yok. bitti. hem de en heyecanlı yernde :)

lan diyeceksiniz insan babasının ölümünden bahsettiği bi yazının sonunu :) smileysi ile bitirir mi? hain şerefsiz... ama emin olun babam gülmeyi de güldürmeyi de severdi. hatta hatrladıkça güldüğüm anıları da çok vardır. e be adam sen niye askerdeyken ağacı yağlı boyayla boyarsın derim zaman zaman. ki olay şu; babama komutanı ağaçları boyamasını söylüyor. hani kireç yapsın da böcek gelmesin babında. babam da yağlı boyayla boyuyor. tabi ağaçlar bembeyaz. komutanı uzaktan ağaçlara bakıyor. afferin lan üsküdarlı nası boyadın böyle diye soruyor. tabi babam da yağlı boya diyor. anlayacağınız piçliğine yapılan bir hadise. yoksa duvara dinini s.ktiğimin inşaatı diye yazmazdı. neyse o da ayrı bir hadise. boşverelim. sonucunda babam 2sinde de komutanından dayak yiyor ama 2sinde de komutanı hem kızıyor hem gülüyor hem vuruyor. işte böyle bir adamın oğluyum. bu bakımdan yazının sonu :) ile bitmesi çok da anlamlı...


;)

hayırlı bayramlar.

Myspace i de kapadılar ya



Last.FM ve Myspace' e girenlerin ekranında "T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26.06.2009 tarih ve 2009/45 sayılı kararı gereği erişime kapanmıştır." yazısı çıkıyor. Yasal olmasına rağmen müzik paylaşımı yapıldığı için kapatıldığına dair bir duyum aldım. Ki bu da yasaklama kararı verenlerin, sistemden gayet habersiz oldukları gerçeğini yüzümüze vuruyor. Yasal olmayan paylaşımlar zaten sistemden silinmekteler. Ayrıca Myspace günümüz amatör ve profesyonel müzisyenlerini buluşturan ciddi bir platform olmuş durumda. Kişinin kendi yaptığı müziği duyurmasının yasal olmaması gibi bir mantık olamaz. Yani bu yasaklama kararı veren CAHİLLER (!) ya cidden çok cahiller ya da bu işten bir kar sağlıyorlar. Ama nasıl?

Yine de Myspace ve Last.FM e dns ayarlarınızı değiştirerek girebilirsiniz. OpenDNS hem güvenilir hem de hızlıdır. Tavsiye ederim.

Bir hayaletin ölümü



Patrick Swayze, nam-ı diğer, Hayalet... Ghost filminde gösterdiği üstün performansla yıllarca akılda kalan isim, Patrick Swayze ebediyete yolculuğa çıkarken geride bir sürü seven bıraktı.

Bu bakımdan aslında çok da güzel birşey geride sevenler bırakarak ölebilmek. Ölmek zaten hepimizin başına gelecek olan birşey. Daha doğarken öleceğimizin farkındaydı insanlar. Ama belki de kimse aklına getirmek istemez. Ah ne güzel yumuk yumuk elleri var deyip, sen de bir gün öleceksin diyebilmek... Hayata lanet etmeyi gerektirir. Ama bir yandan da hayran olunası düzeni düşünmeyi...

Her ölüm erkendir diye bir söz var.. ki hoşuma da gider. Patrick Swayze de bu sözü hakederek aramızdan ayrılanlardan... Mekanı cennet olsun.

Wireless saatli bomba

wireless yani kablosuz teknoloji hayatımızın her alanına girdi. hadi telefonu anlarım da, mp3/mp4 çalarların veya fotoğraf makinasının wireless ağlara bağlanması... kablosuzlaşıyoruz. tesla nın kaç yıl evvel bulduğu kablosuz elektriği de yakında kullanıma sunarlar. o yönde çalışmalar olduğuna dair bir kaç duyum aldım. neyse, mevzumuz bu değil.

filmlerdeki saatli bombalar yapan teröristler yeşil sarı ve kırmızı kablo kullanırlar. geneli de bomba yapacak kadar bilgili olup, kablo rengini aynı yapacak kadar da (genelde kırmızı kablodur bu) salaktırlar. ajanımız 3 saniye kala, heyecan doruktayken bombayı da imha eder. o ye beybi. gökten konfetiler falan yağar...

adam akıllı terörist çıksa da telefonun wireless çipini söküp, uzaktan kumanda niyetine falan kullansa... wireless saatli bomba hem de kırmızı kablosuz... veya şöyle söyleyeyim, red wireless bomb :)

SlowCow 1 haftalık tatil

Enerji içeceklerini çok duydum da anti enerji içeceğini hiç duymamıştım. bugün gazetede gördüm. ilginç bir olay. temel mantığı enerjinizi sömürmek değil, stresinizi almak rahatlatmak üzerine kurulu.

Slow cow, yavaş inek demek. simgesi de kafası üstüne yatmış, kıçı havada bir inek. yani özetle RED BULL a (kızıl boğa) ciddi bir rakibiz biz havası uyandırıyor. RedBull da zaten bu firmaya simge olarak esinlendiğinden(!) ötürü dava açmış. Kutu olarak da enerji içeceklerinin kutularıyla aynı.

Ürün şu an henüz Kanada'da satışa sunulmuş. Türkiye'de satışa sunulursa satılır mı bilmiyorum ama şahsen denemek isterdim..

Ürünün İngilizce sitesi için buraya tıklayabilirsiniz.

içeriği;

L-Theanine; Çayda bulunan bir aminoasit olan L-Theanine, kafeinin tam tersi etki gösteriyor. Merkezi sinir sisteminde bulunan bir nörotransmitter (Nöronlar arasında, veya bir nöron ile başka bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallara nörotransmitter denir.) inhibitör(önleyici) maddesi olan GABA yı artırıyor. bu sayede rahatlama sağlıyor.Ayrıca dikkat dağınıklığını azaltıyor, uykusuzluğa sebep olan stresi azaltıyor, stres ve gerginliği alıyor. Kafeinin etkilerini azalttığı gibi,bağışıklık sistemine de katkısı var. Mucize gibi birşey.

Sarı papatya: kuvvet artırıcı, uyarıcı, mideye iyi gelen, antiseptik ve spazm önleyici etkileri var.

Passiflora bitkisi; piyasada ilacı bile bulunan bitki rahatlamayı sağlıyor.

kedi otu; stresle savaşa birebir olan bu bitki, çok kötü koktuğu için, kullanımı gayet zor. bildiğin bok kokusu gibi yav... millet bunu bahçeye kedi girmesin diye ekermiş o kadar pis kokulu... ama acayip de şifalı...

Ihlamur; sakinleştirici, spazm önleyici özellikleriyle bilinen ıhlamur, aynı zamanda başağrısına da iyi gelmekte. kas kramplarına ve stresle mücadeleye de faydası olduğu bilinmekte.

şerbetçi otu; uykusuzluğa karşı yatıştırıcı olarak kullanılmakta.

Sodyum ve Potasyum, vücudun genel dengesi için gerekli bileşenlerdir.

Hangi payda ortanca?

verilen ismin güzel olduğu bu blogda 3 kafadar, şiirler falan yazıyorlar. şahsen şiirle aram çok da iyi değildir. hatta belli başlıları dışında sevmem bile..

mesela

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

demiş ya orhan veli... bak bunu gayet iyi anlıyorum. derde düştükçe, anlatamıyor insan falan filan.. düz adamın tekiyim ben. şiirle anlatılan herşey düz yazıyla da anlatılır. belki 2 satır 5 sayfa sürer ama anlatılır. ben okulda bunu öğrenmişim.. omuriliğim koşullu komut olarak almış bunu üstüne. ben 5 sayfa yazı okumayı çoğu durumda tercih ederim. ama eğer siz öyle değilseniz, şiir okumayı seven bireylerdenseniz, bu siteyi seversiniz...

yazarlardan biri sevdiğim (doktor adayı -sırf bu yüzden seviyorum- [gülücük] ) çağrı özütok...

http://ortancapayda.blogspot.com/
bir tık ötenizde. tez zamanda güzel(yerine göre hoş, seksi veya taşşşş da olabilir) bir webmastera rastlayıp iyi bir tasarıma geçmeleri dileğiyle.

7 cüceler 40 haramilere karşı

40ı da birbirinden harami olan bu 40 haraminin yaşadığı haramidere diyarında (aslında semt de çaktırma.. masal masal matitas kıvamında işleyelim isterim.) o gün bir huzursuzluk vardı. şahirde bir karmaşa hakimdi. 40 haraminin 40ı da birlikte yer içer takılır oynar içer sıçar tipler oldukları için ("içer"i 2 defa kullandım.. ne kadar çok içtiklerini var gel sen hesapla) o gün de piyasa yapmaya hep beraber çıkmışlardı.öyle şerefsiz tiplerdi ki bunlar, düşün fifanın koyduğu kurallara karşı gelirlerdi. yedekler hariç 15e 15 çift kale maç yapabilen bir gruptu.

neyse efendime söyleyeyim, o gün hava bulutluydu. tam bir kargaşa havası... hafif de esintiliydi. şehre cüceler gelmiş diye bir fısıltı yayılıyordu yavaştaaaan yavaştan. önce bir harami duydu bunu... sonra hepsini çevresine toplayayıp, olum şehre cüceler gelmiş.. 7 tanelermiş.. fena da top oynuyorlarmış var mısınız indirelim façalarını... haramidere nasıl bir yermiş, duyuralım aleme... daha savaş başlamadan zafer çığlıkları atıyorlardı. ve bu zafer çığlıkları ki... en vahşi hayvanı bile ürkütebilecek ürkünçlükte, en tırsak hayvanı bile tırstırtabilecek tırsıntılıkta, en pofuduk hayvanı bile poflayabilecek pofudukluktaydı.

cüceler kahvede oturmuş, soğuk gazozlarını içmeye hazırlanırken, o zamanlar kahvede garson yamağı olarak çalışan nuri alço patronundan sağla bir dayak yemekteydi. cücelerin gazozuna ilaç atmıştı be adam. ne fantastik abimizsin sen nuri alço...

cücelerin gazozu değiştirildikten sonra tam afiyetle içecekler derken, haramiler gözüktü uzakta. ve arkada can atilla nın parçası çalıyordu; 1453-Fetih (ki kendileri sultanlar aşklına albümünde bulunmaktadır)... cücelerden biri sağına soluna baktı. ağacın üstündeki hoparlörle göz göze geldi ve kahveciye bağırdı, "abi ne gaz şarkı koydun yav, bi iş dönecek bugün ya hayırlısı..." konuşmasını üç nokta ile bitirmesiyle meşhur bu cüce başına geleceklerden habersizdi.

o sırada ayak sesleri cihanı titreten haramiler daha da yaklaşmıştı. cüceler sırasıyla birer fırt gazozlarından aldılar. ve haramiler artık karşılarındaydı. aman yarabbim bu anı fotoğraflayana pulitzer ödülü bile verilebilirdi.

bir harami öne atıldı ve," gençler siz iyi top oynuyormuşsunuz diye duyduk, aslı nedir?" sorusunu yöneltti. cüceler hayet soğuk kanlı bir halde birbirlerine baktılar. ve konuşmasının sonuna üç nokta koymasıyla tanınan cüce yine lafa atıldı, "yok abi, olur mu öyle şey? biz geçiyorduk biraz dinlelim dedik. biz iyi basket oynarız."

bunun üzerine haramiler şaşkın bir ifadeyle birbirlerine bakmaya başladılar. tabi 40 tane harami oldukları için bakışmaları yaklaşık 1 saat kadar sürdü. bakışmalar bitmeden cüceler de gazozlarını bitirip gittiler. bu masal da burada bitti.

Uyuyan güzeli uyandırmaya kıyamayan prens

uyuyan güzelin, o uyuyan masum haline vurulmuş prenstir. güzelin uyuyuşunu saatlerce seyreder. biraz da saftır hani. katur kutur cillop gibi hatunu uyandırmak varken... hele hele o hatunun aylarca uyumaktan her tarafı şişmişken... uyandır bir kendine gelsin hele... şişleri bir insin.. hem gece olunca yine uyur. yine seyredersin. uyandır bir tanışın hele.. bir konuşun bir anlaşın.. olmuyor böyle ama prens... beyaz atın dışarıda.. bindir üstüne hatunu at saraya... karizma tavan olsun...

yok anam yok, prenslerin hepsi saf... bizim kızlar hala prens beklemeye devam etsin.

Mide ilacından depresyona girmek




+kardeş sen nasıl geldin buraya?
-valla yolda yürüyodum. vaaaaank diye bi ses duydum. bir ışık vardı... meğer kamyonmuş. sen nasıl geldin?
+karınca düştü üstüme.. öldüm.

işte böyle birşey mide ilacından depresyona girmek de. Ama söz konusu Metpamid olunca..
YAN ETKİLER/ADVERS ETKİLER:
En çok görülen yan etkiler; huzursuzluk, sersemlik, yorgunluk ve halsizlik halleridir. Seyrek olarak
uykusuzluk, baş ağrısı, bulantı, barsak bozuklukları ve ekstrapiramidal reaksiyonlar görülebilir.
hal böyle olunca, depresyona yatkın bir bünyede acayip huzursuzluk yaratan bu güzel ilaç mideye gayet iyi geliyor. benim gibi midesini aldırsa keşke insanlarına iyi gelir. severim... ama kırk yılda bir kullanırım.

Özetle metpamid iyidir ama uzak aralar ile alındığında..

Emo XD

Kim bu emmoğlları yav? Bizim çocukluğumuzda yoktu böyle şeyler. Türkçeyi düzgün yazmazsan salak muammelesi görürdün. Şimdi Türkçeyi katletmeyen emo olamıyor... Çok garip varlıklar cidden.

Google dan aratarak 2 3 resim görüp, gözlerini kalemle karalayıp fotoğraflarını çekerek (genelde webcam kullanılıyor) avatarlarına koyarak sosyal ağda kendilerine yer edinme çabası içindeki kayıp gençlik...

Türkçeyi bozma çabalarını anlamak mümkün bile değil... Amerikadaki emsalleri de Ingilizceyi bozmakla meşgul. Ulan ona bile özeniyorsunuz be.. Amma salaksınız ya... Zaten akıllı olsanız yazın güneşin altında baştan ayağa kara kara giyinip, pislik içinde kaldırımlarda oturmazdınız ya...

Tiksinçsiniz lan... Vallaha diyorum.. Uzak durun benden. hDDy Py Phay!!!

Merve, Salak Ömer ve Digitürk

Kapı çalar, görece hoş bir hatun işte ben karşı komşunuz elimi tutun gibi davetkar cümleler sarfeder. Bizim salak Ömer de yaratıcı zeka sıfır. Digitürk yok diye kaçırır kızı. Aklıma takıldı bak, niye bu saf oğlan bir dakika deyip anahtarı alıp karşı komşusuna gitmez ki? En fazla bizim televizyon bozuktu ya da ben televizyon seyretmiyorum entelim dantelim ayağına yatardı. Gerçi ben de fazla televizyon seyretmiyorum ama.. Hiç de seyretmiyor değilim. Yani bir Merve gelse... Elimi tut falan dese... Alırım nescafemi "tamam geldim Mervecim" derim.. Eh kız ayağa kadar gelmiş.. Ayıp ayıp.. Komşu komşunun...

Söz konusu reklamımızı bilmeyenler buradan veya aşağıdaki gömülü videodan izleyebilir....

Türk Dizilerindeki Devam Sorunu

Çok fazla televizyon seyretmeyen biri olarak (hemen bir parantez açıyorum; zamanınımın büyük çoğunu bilgisayar karşısında geçiriyorum. bu zamanı bir kızla geçirsem muhtemelen şimdiye evlendiydik) tv dizilerinden fazlaca haberdarım. imkanım olursa kaliteli yapımları (lost, supernatural,prison break...) dvd den takip etmek daha kolay ve güzel geliyor. Türk dizilerinde bir aralar töre muhabbeti vardı. canı sıkılan kanal töre dizisi yapıyordu. neyse ki şimdi biraz daha çeşit var televizyonda. ama yine de tatmin edici yapımlar pek yok.

bu zamana kadar en çok keyif alarak izlediğim dizi ikinci bahar oldu sanırım. hele hele sezen aksulu yaşar gagalı bölüm.. (sahi yaşar gaga diye biri vardı bir aralar. noldu ona? ) sanırım ikinci bahar gerek oyuncu kadrosuyla, gerek senaryosuyla gerek ise çekildiği ortamlar itibariyle çok bizden oldu. çok gerçekçi... ve bitmesi gerektiği gibi de bitti. uzatılmadan, rating kaygısına düşmeden... böyle yapımlar çok uzun zamanda bir geliyor sanırım.

Dizileri sırf reklamlarından takip edebilen biri olarak, biraz fazla biliyorum sanırım. Annemi her seferinde sen nereden biliyorsun diye sordurtmayı başarabilmek, bunun somut br sonucu.

Gençlik dizileri var mesela bu aralar. kavak yelleri mesela. lan insan çocukluk arkadaşına aşık olur mu? hadi oldun diyelim. insan arkadaşının arkadaşına aşık olur mu? hadi oldun diyelim... lan böyle saymaya kalkarsam dizinin sonu gelmez. ki gelmiyor da zaten. uzattılar da uzattılar diziyi. gayet gereksiz oldu. Dawson's Creek havaları Türkiyemde sökmez ağalar. Bize ters böyle şeyler. Delikanlı adam çocukluk arkadaşına o gözle bakmaz. Hadi olur aşktır... işte... bir an gelir bir bakıştır falan filan da... insan en yakın arkadaşının çıktığı kıza (o da en yakın arkadaşı ya) bakar mı lan kakalak?

kaliteli oyuncu kadrosuyla başlayıp giderek kötüleşen diziler var bir de. Amerika da Heroes ve Prison Break, Tr'de ise Yaprak Dökümü buna örnek verilir zannımca. Gerçi Amerika'daki örneklere bakıp bir de TR ye bakınca... Gayet yanlış bir örnek gibi ama.. Adamlar efekt konusunda aşmışlar be.. Gerçi PB de öyle ahım şahım efekt yoktu ama.. onda da 1. sezon kurgusu... yardır babam yardırdı resmen. sahi bu yaprak dökümü nereye gidiyor? son bölümde prison break izleyenler gibi yaprak dökümünün finali de izleyenlere bela andırır mı? tövbe selamın kavlen... diziyi uzattılar da uzattılar. boku çıkana kadar oynatacaklar zannımca. geçen sezon fragmanlarda bu son bahar son baharımız olacak dediler, aha bitiyor diye bayramlıkları giyip 7 mahalleyi dolaştım, eğlence yaptım ama.. nafile. para tatlı geldi yapımcılara. kaliteyi paspas niyetiyle süründürmeye devam...

kalitesiz başlayıp hala devam eden diziler var ki bir de.. amaaaaaan aman... televizyonlardaki dizilerin %60 ı böyle be. nedir o küçük kadınlar? olmaz böyle rezil bir senaryo. yıllardır acıdan prim yapan Türk sineması (Emrah çok bariz örnek) artık acıdan prim yapan dizi sektörüyle evrilmiş yav... hoş değil...

en son olarak... sihirli annem ile başlayıp nereye kadar gittiğini bilmediğim boktan çocuk dizileri var ki... Türkiye'de diziler adına animasyon açısından en zenginleri maalsef ki onlar... Lan İnci Türkay.. Okuysan şunu bil kızım, Türk televizyonlarının içine sıçtınız...
 

Kopi-Rayt!

Kopirayt da denmekte gerçi kendisine ama kullanım ve kıllanım koşulları sanki daha bir türkçe, daha bir bizden, senden benden geldi kulağıma ya da parmağıma...Buralarda bir yazıyı beğendiysen eşle dostla paylaşmaktan çekinme. Yok eğer, o yazının tamamımın veya bir kısmının senin olduğunu düşünüyorsan, veya içindeki bir öğenin senin olduğuna inanıyorsan, arkadaşım de ne iş? Haberleş benimle... Hacı ne iş diye sor bana. Bir sor neden diye... Belki de istemeden yaptım?! Öyle işte, aklına takılanı sor bana. Yazının altına yorum yap veya mail at. Mutluluğun resmini bulursan bana da forwardla hatta. Sahi o forward mailleri de hiç sevmem be... Ama mutluluğun resmi bir başka be cankanım... Yolla bana, forwardla... Unutma ama hemi?

Firefox güzel gösteriyor...

Bu site en iyi firefoxta görüntülenir. Evet yandaki abla kadar iyi bir şekilde görüntülenmese de, sitenin genel olarak bazı ayarları, görüntü hedeleri falan filan firefox ile daha bir cillop olmakta. Renkliler daha renkli beyazlar daha beyaz gözükmekte. Firefox evinizin tilkisi... Kullanın kulandırtın. Bu vesileyle eğer siteyi ziyaret ediyorsa pek sevgili fox-kızı Alexandra Ansgar(ki kendisi resimdeki apla)’a ve Avşar kızı Hülya Avşar’a da sevgilerimi sunuyorum. Sahi neden Avşar kızı? Yani bi Sevtap Parman’a neden parman kızı denmiyor ki? Bak merak ettim şimdi.

Portakalı saydım...

O değil de benim portakalı soyup, başucuma koymam gerekiyordu, yanlış yaptım. neyse...

kişi taze düştü.