Şimdilik Elveda

Gidiyorum yav, olmadı, olmuyor.

Yazmak bir ihtiyaç oldu benim için zamanla, okuya okuya. Tüm bir şeyler yazan insanlar için böyle değil mi zaten yazmak. Okuya okuya ihtiyaç oluyor aklından geçenleri yazmak. Ama ihtiyacım olduğunda yazamıyorum her zaman işte. Mesela geçen gün işe giderken kafamdan milyon tane komik düşünce geçti. Şimdi onları buraya yazmış olaydım diye düşündüm o komik şeyleri düşünürken, şimdi onları bloguma yazsaydım, ileride çok gülerdim. Çünkü komiklerdi. Kendi düşüncelerine gülen bir insanım ben.

Yazmak ihtiyaç oldu benim için zamanla, öyle ki facebook'taki fotoğraflarıma kimi zaman yaptığım açıklamalar -her ne kadar saçma da olsa- herhangi bir profilde göremeyeceğiniz kadar uzun olabiliyor. Saçmalamak da bir ihtiyaç mesela benim için. Hatta belki de en çok ihtiyaç duyduğum şey saçmalamak.

Yazabilmek, acaba birileri dinliyor mu diye çekinmeden veya daha da kötüsü acaba kimse beni dinlemiyor mu diye korkmadan... Evet tam olarak ihtiyaç duyduğum şey buydu sanırım. Konuşmaktan daha pratikti, daha özgür ve daha... Bilemedim doğru kelimeyi, ama böyle yüzüne Ağustos sıcağında serin tuzlu suyun çarpması gibi bir şey işte.

Ne zaman her istediğim dakika yazacak imkana kavuşurum, ya da dayanamazsam geri gelirim blog. Seni şimdilik allaha emanet ediyorum, tıpkı limanlarda kıyıya çekilmiş tekneler gibi. Belki bir gün gelir seni tekrar kelime deniziyle kavuştururum,ha? Ne dersin?
 

Kopi-Rayt!

Kopirayt da denmekte gerçi kendisine ama kullanım ve kıllanım koşulları sanki daha bir türkçe, daha bir bizden, senden benden geldi kulağıma ya da parmağıma...Buralarda bir yazıyı beğendiysen eşle dostla paylaşmaktan çekinme. Yok eğer, o yazının tamamımın veya bir kısmının senin olduğunu düşünüyorsan, veya içindeki bir öğenin senin olduğuna inanıyorsan, arkadaşım de ne iş? Haberleş benimle... Hacı ne iş diye sor bana. Bir sor neden diye... Belki de istemeden yaptım?! Öyle işte, aklına takılanı sor bana. Yazının altına yorum yap veya mail at. Mutluluğun resmini bulursan bana da forwardla hatta. Sahi o forward mailleri de hiç sevmem be... Ama mutluluğun resmi bir başka be cankanım... Yolla bana, forwardla... Unutma ama hemi?

Firefox güzel gösteriyor...

Bu site en iyi firefoxta görüntülenir. Evet yandaki abla kadar iyi bir şekilde görüntülenmese de, sitenin genel olarak bazı ayarları, görüntü hedeleri falan filan firefox ile daha bir cillop olmakta. Renkliler daha renkli beyazlar daha beyaz gözükmekte. Firefox evinizin tilkisi... Kullanın kulandırtın. Bu vesileyle eğer siteyi ziyaret ediyorsa pek sevgili fox-kızı Alexandra Ansgar(ki kendisi resimdeki apla)’a ve Avşar kızı Hülya Avşar’a da sevgilerimi sunuyorum. Sahi neden Avşar kızı? Yani bi Sevtap Parman’a neden parman kızı denmiyor ki? Bak merak ettim şimdi.

Portakalı saydım...

O değil de benim portakalı soyup, başucuma koymam gerekiyordu, yanlış yaptım. neyse...

kişi taze düştü.