Bilemedim Affola

Öğrenmemenin değil bilmemenin ayıp -ki bu bilinen sözün tam tersi bir durum- olduğu ortamlarda eğitim görmek gerçekten benim gibi öğrenme isteğiyle dolan insanların şevkini zamanla çok güzel kırmıştır. Bilmeyenlerin tahtaya çıkarılıp rezil edildiği, cezalandırıldığı, öğrenmenin değil, ezberlemenin teşvik edildiği sistemlerden geliyorum ben anacım, yolum uzundu, yoruldum bir bardak su versene...

Küçüklüğümden beri öğrenmeyi seven biriyim. Araştırırım, okurum, izlerim... Öğrenmenin gerçekleştiği her türlü aktivitede varım ben abi. "Gürkan gel istersen sana hidroklorikfosfat termonyum nükleerik füzyonu yapmayı öğreteceğiz ama bunu ömrünün hiç bir alanında kullanamayacaksın" deseler, o an elimde ne varsa aynı filmlerdeki gibi fırlatır -kırılabilir eşyaları nazikçe bir kenara bırakmayı ihmal etmeden- koşa koşa öğrenmeye giderim. Öyle de manyak bir insan evladıyım. Hatta yabancı dizilerdeki "geek" tiplemelerine benzetiyorum zaman zaman kendimi ve korkuyorum apansız. Tamam belki "The Big Bang Theory" kadar karikatürize olmadım hiç bir zaman ama, imkan verilse neden olmasın? Böyle de arızalı, böyle de dengesiz, böyle de... işte öyle bir insanım. Ne yapabilirim ki, teknik mevzuları seviyorum.

İşte böyle bir günde -artık hangi günse o da-, ilkokul 2 3 gibiyken muhtemelen, öğretmenimle evrim hakkında tartışmıştım. Sınıf arkadaşlarım uzaydan geldiğimi düşünürken ben okula ansiklopedi götürme başarısını göstermiştim(!). Evet herkeslerin evinde kenar süsü olarak duran ansiklopediler bizim evde okunurdu. Sadece ben okurdum ama okunurlardı evet. Okumadığım ansiklopedi kalmamıştı evde. Manyaklığın kralına gel hele, bir de annemlere kızardım niye daha fazla ansiklopedi almadınız diye. Te allam ya. Düşündükçe... İçim bir hoş oluyor be. Okumayı seviyorum, ister bir ansiklopedi olsun, ister saatli maarif takvimi yaprağı -her gün doğacak çocuklara konabilecek isimler hakkındaki bilgimi yadsıyanı yakarım, bu kadar da bu yola başkoydum ben!-, ister ilaç prospektüsü. Hiç akıllanmadım mesela. Hala okumayı severim.

Geçen gün taksiyle giderken GPS cihazı hakkında konuşuyorduk, arkadaş nasıl oluyor ki diye sordu bana, şoför abi büyük bir heyecanla atladı, "e uyduuuğuuuu".Sustum sadece, heyecanını izledim o an. Bilmiyormuş gibi şaşırdım. Haklıydı, uyduğuuuu sayesinde buluyorduk yönümüzü ama.. Bilmediği şey en az 3 uydu gerektiğ... Ah vurmayın lan, sustum tamam!

Özetle demeye çalıştığım şey de aslında o taksicinin ses tonunda gizliydi, "uyduğuu" daki u yu uzatırken, bilmiyor musun ne ayıp havasını yaratıyordu. Eh öğrenmemek değil bilmemek ayıp işte be abi. Bu zamana kadar bilemediği için arkadaşın kusruna bakma. Ama en az 3 uyd... tamam tamam sustum. Sana da ayıp olmasın.

art!

Hepi Börtey Bııılooooog!


Bu bloğu tutana kadar 2 3 tane başarısız denemem oldu. Hepsinde NTV muhabirlerinden hallice bir üslupla yazıyordum ki, gayet yorucu ve sıkıcı olduğundan vazgeçiyordum. Niye öyle bir üslupla yazdığıma gelince, iç ses olm gelip geçenler olur ayıp lan diyordu. Hep bu ayıp zihniyeti yüzünden rahat yazamıyordum. Ne zamanki ciddidegildim deyip kimsenin okumadığını düşünüp rahat rahat yazmaya başladım, anladım ki blog tutmak keyifliymiş. Şaka maka bu bloga başlayalı tam bir sene olmuş. Vay be. Büyük gelişme...


art
 

Kopi-Rayt!

Kopirayt da denmekte gerçi kendisine ama kullanım ve kıllanım koşulları sanki daha bir türkçe, daha bir bizden, senden benden geldi kulağıma ya da parmağıma...Buralarda bir yazıyı beğendiysen eşle dostla paylaşmaktan çekinme. Yok eğer, o yazının tamamımın veya bir kısmının senin olduğunu düşünüyorsan, veya içindeki bir öğenin senin olduğuna inanıyorsan, arkadaşım de ne iş? Haberleş benimle... Hacı ne iş diye sor bana. Bir sor neden diye... Belki de istemeden yaptım?! Öyle işte, aklına takılanı sor bana. Yazının altına yorum yap veya mail at. Mutluluğun resmini bulursan bana da forwardla hatta. Sahi o forward mailleri de hiç sevmem be... Ama mutluluğun resmi bir başka be cankanım... Yolla bana, forwardla... Unutma ama hemi?

Firefox güzel gösteriyor...

Bu site en iyi firefoxta görüntülenir. Evet yandaki abla kadar iyi bir şekilde görüntülenmese de, sitenin genel olarak bazı ayarları, görüntü hedeleri falan filan firefox ile daha bir cillop olmakta. Renkliler daha renkli beyazlar daha beyaz gözükmekte. Firefox evinizin tilkisi... Kullanın kulandırtın. Bu vesileyle eğer siteyi ziyaret ediyorsa pek sevgili fox-kızı Alexandra Ansgar(ki kendisi resimdeki apla)’a ve Avşar kızı Hülya Avşar’a da sevgilerimi sunuyorum. Sahi neden Avşar kızı? Yani bi Sevtap Parman’a neden parman kızı denmiyor ki? Bak merak ettim şimdi.

Portakalı saydım...

O değil de benim portakalı soyup, başucuma koymam gerekiyordu, yanlış yaptım. neyse...

kişi taze düştü.