Infilak

Üsküdar Ümraniye otobüsünde, Temmuz ayında çekilmiş bir halüsinasyon görüntüsü.


Kışın, "soğuk oldu yak şu kaloriferi kapıcı" diye bağırarak kendi çapında iklim değiştirme gücü ve kudretine sahip olan Türk insanı bu alışkanlığını yazın da devam ettirme çabasında. Yağan yağmurlar sonucu yaz gelmedi diye isyanlarda olan yurdum halkı, istediği sıcağa kavuşunca da ne yazık ki mutlu ve mesut olamama gibi bir durum içerisinde.

Sadece ebedi saadeti yakalayamasalar neyse, karakterleri tamamen değişiyor çoğunun. Eminim bir çoğu günlük hayatlarında o kadar sinirli olmuyordurlar. Sıcaktan etkilenen insan çeşitlerine göz atalım isterim.

-Yaz Dilberleri: Bunlar kışın kabuğuna çekilip, giyebildikleri en kalın giysileri giyip, mümkün olan en az dikkati ve bakışı üzerlerine çekip hayatlarını sessiz sakin ve kıyıda köşede yaşarlar. Fakat yaz gelince açan nar çiçekleri gibi onlar da açılıp saçılır, her türlü dekoltenin kralını, çatalın hasını (tamircilere en derin sevgi ve saygılarımı sunmakla birlikte, tamirci çatalının mevsiminin kış olması sebebiyle dönüşümlü olarak yaz dilberi çatalına olan en derin saygılarımla kapıyorum bu parantezi de) vermekten ve akıllarımızı Sezen Aksu'nun da dediği gibi tende en kuytu yerlerde bırakarak yaz dilberlerini saygıyla selamlıyoruz. Bu yaz dilberleri Taksim'de adım başı görülebilirler mesela. Hatta benim denk geldiğim en dikkat cezbedici yaz dilberi iç çamaşırı giymemişti. Hem zaten ne gerek var ki iç çamaşırına değil mi? O zaman hep beraber büyük bir coşkuyla bağıralım: Kahrolsun iç çamaşır faşizmi!

-Islak Köpekler: Bunların büyük çoğunluğu şişman insanlar olup (yoo yoo dostum dur sakin ol, şişmanlara köpek demiyorum) arada sırada benim gibi zayıf insanlardan da çıkabilmektedirler. Çok terlerler ve sıcaklarda köpek gibi kısık kısık nefes alırlar. Öyle bir terlerler ki hatta giydikleri t-şörtler (cuma pazarı ağızıyla tişört yazarım) ıslanırlar. Sırtlarında dünya haritası çıkar. Bir rivayete göre Brezilya ve Hindistan haritaları bu kişilerin sırtlarındaki terden esinlenilmiş.

-Makyaj Harikaları: Bunlar genelde dişi olup, (zaten erkekleri hiç çekilmiyor) kışın bir derece kaldıran koyu makyaj hadisesini yazın da uygulayan fantastik insanlardır. Ayrıca yaptıkları en büyük kalleşliklerden biri kokarca insanının tam tersi taktik uygulayıp bezdirme planlarında başarılı olmalarıdır. Öyle bir parfüm sürerler ki, geçtikleri yerlerdeki çiçekler solar, ateşler söner, insanlar ölür, turistler "call 911" diye çığlıklar atarlar. Doğal felakettirler. Bu insanların sıcaktan etkilenme hadiseleri de terden makyajlarının akmaları yoluyla olur ki, Türk sinemasında tecavüz sonrası akan makyajın bir level altıdır kendileri. Bu sıcakta koyu makyaj yapmayın. Zaten en güzel makyaj belli olmayandır!

-Kokarca İnsanı: Doğanın bağrından kopup gelen, soğan ile pastırmanın doğal ferahlığını girdikleri her ortamda kanıtlayan, en sağlam viks ve türevi ilaçlardan daha sağlam burun açabilen, sadece burnu değil beyni bile açabilen über-fantastik insan grubudur. Hayatlarında parfüm şişesi görmemiş bu güzel insanların Avrupadaki yansımaları çıplak geziyorlarmış diye arkadaş arasında dedikodu malzemeleri olsalar da, elimizdeki Anadolu numuneleri gayet edepli olup, öyle nudist aktivistlikler yapmazlar. Onlar sadece kokar, kokar ve kokarlar.

-Amok İnsanı: Bunlar tehlike sırasında 2. sırada olup yanına yaklaşılması tavsiye edilmeyen insanlardırlar. Her ne kadar nüfuslarının büyük çoğunluğu +60yaş olsa bile, 20li yaşlardan bile önemli temsilcileri vardır. Bunlar sebebinin ne olduğuna bakmadan çevresindeki herkese zarar verme eğilimde olup, genelde minibüs ve otobüs gibi uygun ortamlarda yetişir ve bir anda bağırmaya başlarlar. Önemli bir kesiminin neye sinirlendiği veya o an ne dediği anlaşılmayıp destek verilirlerse, dünya üzerinde en çabuk çoğalabilen canlı grubunu oluşturmaktadırlar.

-Berserkler: Görüp görebileceğiniz en vahşi canlı türü olup, 3.5 Şahin K şiddetine kadar dehşet ve vahşet içerebilirler. Bu şimdiye kadar ölçülebilmiş en yüksek değer olup geneli 1.5 ila 2 arası seyrederler. Amok insanlarıyla en büyük farkları, çevrelerine verdikleri tahripten hırsını alamayıp kendilerine de zarar vermeye başlamalarıdır. Duvarlardaki ortalama insan kafası büyüklüğündeki çökükler, direklerdeki ve trafik levhalarındaki yumruk ve 5 kardeş izleri, hep bu insanların vahşi doğadaki sınır belirleme yarışlarının sonucudur.


-İnfilak eden insanlar: Listedeki en zararsız, en temiz en iyi niyetli insanlar olup, başlarına ne gelirse bu huylarından gelmektedir. Sessiz sessiz, içten içten sinirlenip, dolup taşıp en sonunda dayanma noktalarına ulaşıp, dolmaya devam etmeleri sonucu en sonunda infilak edip ebediyete göç ederler.

Aşağıdaki anı infilak eden insanlara ithafen yazılmıştır.


O gün yine hava sıcaktı, minibüste gidiyordum. Yolumuz uzundu ve minibüs hınca hınç doluydu. Bağıranlar, ağlayan çocuklar... Ortamda tam bir kaos havası hakimdi. En sonunda bir amca dayanamadı ve infilak etti.

10 saniyelik mutlak sessizlikten sonra, herkes üstlerindeki kan ve kemikleri temizlemeye çalışırken, şoförden öldürücü cümle geldi;

-Boş yer var, boş yerleri dolduralım!

art1
art2


Infilak yazısına 2 yorum yardırılmış.

26 Temmuz 2010 15:59

daha bi gülemem şimdi. güzel yazı

26 Temmuz 2010 17:09

"daha bi gülemem şimdi" derken ne demek istediğini anlamadım inan :) hani o kadar çok güldüm ki artık buna gülemem mi? yoksa ne kadar kasarsan kas güldüremiyorsun işte mi? karar veremedim. kıçım kalkıp dünya yörüngesine mi yerleşmeli yoksa kulaklarım av bulamamış av köpeği gibi düşmeli mi karar veremiyorum :)

Yorum Gönder

Çok mecburi değilse küfür etmeyin. Bir de emoysanız yorum falan yazmayın. Yazacaksanız da düzgün bir Türkçe ile yazın. Olm vallaha anlamıyorum lan!

 

Kopi-Rayt!

Kopirayt da denmekte gerçi kendisine ama kullanım ve kıllanım koşulları sanki daha bir türkçe, daha bir bizden, senden benden geldi kulağıma ya da parmağıma...Buralarda bir yazıyı beğendiysen eşle dostla paylaşmaktan çekinme. Yok eğer, o yazının tamamımın veya bir kısmının senin olduğunu düşünüyorsan, veya içindeki bir öğenin senin olduğuna inanıyorsan, arkadaşım de ne iş? Haberleş benimle... Hacı ne iş diye sor bana. Bir sor neden diye... Belki de istemeden yaptım?! Öyle işte, aklına takılanı sor bana. Yazının altına yorum yap veya mail at. Mutluluğun resmini bulursan bana da forwardla hatta. Sahi o forward mailleri de hiç sevmem be... Ama mutluluğun resmi bir başka be cankanım... Yolla bana, forwardla... Unutma ama hemi?

Firefox güzel gösteriyor...

Bu site en iyi firefoxta görüntülenir. Evet yandaki abla kadar iyi bir şekilde görüntülenmese de, sitenin genel olarak bazı ayarları, görüntü hedeleri falan filan firefox ile daha bir cillop olmakta. Renkliler daha renkli beyazlar daha beyaz gözükmekte. Firefox evinizin tilkisi... Kullanın kulandırtın. Bu vesileyle eğer siteyi ziyaret ediyorsa pek sevgili fox-kızı Alexandra Ansgar(ki kendisi resimdeki apla)’a ve Avşar kızı Hülya Avşar’a da sevgilerimi sunuyorum. Sahi neden Avşar kızı? Yani bi Sevtap Parman’a neden parman kızı denmiyor ki? Bak merak ettim şimdi.

Portakalı saydım...

O değil de benim portakalı soyup, başucuma koymam gerekiyordu, yanlış yaptım. neyse...

kişi taze düştü.