Yağan yağmurda ıslanamadıktan sonra ne keyfi çıkar ki hayatın. Bugün bu düşünceyle şemsiye satan çocuğu görmezden geldim.
Şimdi olaya böyle başlayınca karanlık havanın karamsarlığıyla içimi bir gaddarlık kaplamış gibi hissettim. Ama aslında yok öyle birşey be. Yağmur yağıyor, üşümüşüm, yeni doğmuş kedi yavrusu gibi ıslağım. Baktım, karşıda 2 tane çingene evladı, 16 17 yaşlarında. Beni görünce gülmeye başladılar, aha dedim yüzsüzlük yaparak perakende satış evinize kadar geldi. Tralalaylom diye sevinirken bir anda toparlandım, zira bu şimdi yapışacak bırakmayacak diye. Bir anda ciddi yüz ifademi takındım, kulağımda Norah Jones ile koşar adımlarla uzaklaşma niyetindeyim. Bir an montumdan çekti, hiç birşey demeden sıyrıldım. Geçtim karşıya bindim dolmuşa.
İşte hayat nereden nasıl baktığımıza bağlı ey muhabbet kuşlarım benim. Yağmur yağıyor, seller akıyor, peki ya Arap kızı, o da camdan bakıyor mu? Söyle Arap kızı, camdan baktığında hüznümü görebiliyor musun? Peki ya ansızın bastıran isyanımı... Aslında hiç ciddi değildim. 15 saniyelik bir olaydı bu. Geçti gitti. Ama yağmurda yürümeyi de ıslanmayı da üşümediğim sürece severim. Üşürsem mi? (midem ağrıyor olm romantikliğin sırası değil)
art
"Arap Kıza Camdan Baktırtmaca" yazısına bir kimsecik bile yorum yapmamış!
Yorum Gönder
Çok mecburi değilse küfür etmeyin. Bir de emoysanız yorum falan yazmayın. Yazacaksanız da düzgün bir Türkçe ile yazın. Olm vallaha anlamıyorum lan!